İnanan kişiler için oruç tutmanın manevi ve biyolojik yararlarının oldukça fazla olduğunu kaydeden Psikiyatri Uzmanı Dr. Firdevs Seyfe Şen, “Psikiyatri hastalarının oruç tutup tutamamaları hastalığın şiddeti, kronik olup olmaması ve kullandığı ilaçların özellikleriyle ilişkilidir. Bu faktörlerin yanı sıra kişinin kalp hastalığı, hipertansiyon, epilepsi ve diyabet gibi kronik hastalığının olup olmamasına da dikkat edilmelidir.” dedi.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Firdevs Seyfe Şen, “Psikiyatrik hastalığı olan bireylerin oruç tutması uygun değildir gibi genel bir cümle kurulamaz. Her hastalığı ve hastayı kendi içinde değerlendirmek gereklidir. Tıpta hastalık yoktur, hasta vardır kuralı her zaman olduğu gibi oruç tutulup tutulamayacağı durumunu karar verirken de geçerlidir.” dedi. Psikiyatri Uzmanı Dr. Firdevs Seyfe Şen, her hastanın kendi hekimine danışmasının önemini vurgulayarak ruhsal hastalıklara ilişkin genel bir bilgi verdi:

Hafif ve orta düzey ruhsal sorunlar: Hafif ve orta düzey ruhsal sorunları olan bireyler, sağlık durumları, ilaç etkileşimleri hekim ile değerlendirilerek, sağlıklarını tehlikeye atacak bir risk söz konusu değil ise oruç tutabilirler. İnanan bu bireyler için oruç tutmak kendilerini daha iyi hissetmelerine de neden olabilir. Ancak yine bu karar hekim ile birlikte verilmelidir. İlaçlarının alım saatlerini sabah akşam olan düzeni sahur ve iftar olarak düzenlemek ve ilaçları aksatmamak önemlidir.

DEPRESYON HASTALARI DİKKAT

Oruç tutmanın manevi yönü, oruç tutmaya çok istekli olan bireylerde olumlu duygular yaşanmasına, değersizlik duygularını azaltıp kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olabileceği gibi depresyona bağlı olarak enerjisi, iştahı azalan hastanın beslenme sorunları, uyku problemleri gibi sorunlarının artmasına da neden olabilir. Depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların ağız kuruluğu gibi yan etkilerinden dolayı oruç tutmak hastanın ilaca uyumunu bozabilir. Bu nedenle depresyon hastalarının mutlaka hekimleri ile birlikte karar vermeleri ve ilaçlarını kendi kafalarına göre kesmemeleri gerekir.

Olumlu manevi duygular yanında kan şekerinin düşmesi, kişilerin daha gergin ve sinirli olmalarına neden olarak dürtü kontrolü olan hastalar için ve kaygı bozukluğu yaşayanlar için daha sıkıntılı bir duruma neden olabilir. Şizofreni: Dinen şizofreni hastaların oruç tutma yükümlülüğü yoktur. Bu hastalar iyi oldukları dönemde oruç tutmak istiyorlarsa ve bu konuda ısrar ediyorlarsa ailenin bu konuda dikkatli olması, ilaçlarının aksatılmaması ve özellikle uyku düzenlerinin korunmaya çalışılması gereklidir.

BİPOLAR BOZUKLUKTA SU TÜKETİMİ ÇOK ÖNEMLİ

Bipolar bozukluk: Bipolar bozukluğa sahip bireylerin tedavilerinde kullanılan Lityum Tuzu, beraberinde bol su tüketimini gerektirir. Hastaların bu ilacı düzenli kullanmaları gerekmektedir. Bu ilacı kullanıp sıvı alımını sınırlandırmak ise böbreklere ciddi hasar verebilir. Sadece böbrek sorunları değil, lityumun kandaki oranının yükselmesi de yine ciddi zehirlenmelere neden olabilir.

UYKU DÜZENİNE DİKKAT EDİLMELİ

Bipolar bozukluk hastaları için oruç tutmanın olası olumsuz etkilerinden biri de uyku konusunda olacaktır. Sahura kalkmak, yemek yiyip yatmak, sabah tekrar uyanmak demek, düzensiz uyku demektir ve bu, söz konusu hasta grubu için kaçınılması gereken bir durumdur. Bipolar bozuklukta duygudurumun kontrol altında tutulması ve sabit bir duygusal çizginin yakalanması için düzenli ilaç kullanımının yanı sıra düzenli uyku da şarttır.

Bipolar bozukluk hastalarında oruç sırasında bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta kişinin kendisini iyi hissetmesi ile başlayan hipomanik atak durumudur. Bu hastalarda maneviyatın verdiği kendini iyi hissetme durumu ile karıştırılmamalı ve doktora başvurma geciktirilmemelidir.

ORUÇ TUTMA KARARI DOKTORLA DEĞERLENDİRİLMELİ 

Bipolar hastaları oruç tutamaz demek uygun değildir. Bu nedenle hastaların kendilerini, tanıyan tedaviyi düzenleyen doktor ile birlikte oruç tutup tutmama kararını vermeleri kesinlikle zorunludur. Bağımlılık: Ramazan ayı zarar verici biçimde kullanılan alkol, keyif verici maddeler, vb. alışkanlıklara ara verilmesi, böylece biyolojik yapının, psikolojinin, hatta çevreyle ilişkilerin düzelmesi için bir vesile olarak değerlendirilebilirken, aynı zamanda bu alışkanlıkların ortadan kalkmasının yarattığı yoksunluk belirtilerinin öne çıkmasıyla tam tersine huzursuz ve sağlıksız bir döneme dönüşebilir. İleri derecede bağımlı bireylerin doktor kontrolü ile oruç tutup tutmamaya karar vermeleri önerilir.

Demans hastaları ve yaşlılık: Demans hastalarının da oruç tutmaları hastalığın etkilerini olumsuz yönde arttırabilir. Hastalığın ileri seviyelerinde zaten kişinin bilişsel işlevleri zayıflamıştır. Ancak, hastalığın ilk aşamalarında da hastalığın seyrini kontrol altında tutmak adına kullanılan ilaçların günün belirlenen saatlerinde alınması gerekir.

 

Editör: Haber Merkezi